T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

Dünya Gıda Gününüz Kutlu Olsun

Yayın Tarihi : 14.10.2016

       Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş tarihi olan 16 Ekim, Dünya Gıda Günü olarak kutlanmaktadır. Her yıl FAO tarafından belirlenen bir konu çerçevesinde yapılan Dünya Gıda Günü etkinliklerinde, gıda üretimi, tüketimi ve gıda güvencesine ilişkin maddeler gündeme taşınarak küresel anlamda büyük önem arz eden açlık ve açlıkla mücadeleye dikkat çekilmeye çalışılmaktadır. 2016 yılı Dünya Gıda Günü’nün konusu “İklim Değişiyor. O Halde Gıda ve Tarım da Değişmeli” olarak belirlenmiştir.
       Dünya Gıda Günü’nde; dünyadaki açlık problemlerinin belirlenmesi ve çözüm yollarının gösterilmesi, ülkeler arasındaki gıda üretimi birlikteliğinin sağlanması, gıdaların üretimi- tüketimi ve satış noktalarındaki hijyen ve sanitasyon etkinliğinin sağlanması ile yeterli ve dengeli beslenmenin öneminin belirtilmesi amaçlanmaktadır.   İklim değişikliği, gıda güvenliği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Dünyada kronik yetersiz beslenmeden etkilenen ve en çok zarar gören 800 milyon insanın birçoğunu küçük ölçekli çiftçiler, balıkçılar ve hayvancılıkla uğraşanlar oluşturmaktadır.

           Yükselen sıcaklıklar ve iklimle ilgili afetler iklim değişikliği ile daha da büyümekte ve daha fazla ve daha şiddetli seviyede meydana gelmektedir. İklim değişikliği sonucu etkisi giderek artan yüksek sıcaklıklar ve afetler ile mücadele etmeye yönelik ortak bir tutum oluşturulmaması halinde, dünyanın en yoksul ve savunmasız insanlarının birçoğu, kendilerini ve ailelerini beslemek için yeterince gıda üretememesi ve yeterli gelir elde edilmemesi sorunu ortaya çıkacaktır. Gıda güvenliği olmadan sosyal ve ekonomik kalkınma da mümkün değildir. İklim değişikliği, gıda fiyatlarının istikrarını da tehdit eden bu unsur olmuştur.

     Bitkisel üretim, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık ve su ürünleri gibi tarımsal sektörler bu karmaşık zorluğun aşılmasında kilit rol oynayabilir. Küçük ölçekli çiftçiler, yerel şartlara uyarlanmış sürdürülebilir tarım uygulamalarını benimseyerek üretkenlik ve gelir açısından önemli kazanımlar elde edebilir, aynı anda tarımsal faaliyetlerini ve gelirlerini olağanüstü iklim şartlarından daha az etkilenir hale getirebilirler. Bunun gibi uyum stratejileri, değişen iklim şartlarında yoksulluk ve açlıkla mücadele etmede hayati önem taşır. Tarımsal sektörler küresel su kullanımının yaklaşık %70’ini oluşturur ve toprağın, ormanların ve ekosistem hizmetlerinin sağlığı üzerinde önemli etkiye sahiptir. Ekosistem sağlığını ve doğal kaynak yönetimini geliştiren sürdürülebilir tarımsal uygulamalar, doğal kaynakların aşırı kullanımını ve ekosistemdeki bozulmayı durdurabilir, hatta tersine çevirebilir. Tarımsal sektörler aynı zamanda küresel sera gazı emisyonlarının %20 -25’ini oluşturur. Sürdürülebilir tarımsal uygulamalar üretkenlik ve dayanıklılığı artırabilir, sera gazı emisyon yoğunluğunu düşürebilir, ormanların yok olmasına sebep olan baskıları azaltabilir ve tümü de karbon tutulumu sağlayan toprakları, kırsalı ve de ormanları daha sağlıklı hale getirebilir. Bu azaltıcı etkiler, tüm tarımsal gelişimi engellemeden ve neredeyse sıfır maliyetle elde edilebilir. Aşağıda belirtilen yöntemler ile tarımı iklim değişikliğinin etkilerine uyarlayabilir ve sera gazı emisyonlarını azaltabiliriz;

 • Sürdürülebilir doğal kaynak yönetimini uygulamaya koyarak (örneğin gıda kayıplarının ve israfının azaltılması, ormansızlaştırma ile aşırı balık avcılığının engellenmesi)

• Toprak yönetimi ve verimliliğinin geliştirilmesi,

• Ormanlarda CO (karbon monoksit) tutulumunu güçlendiren uygulamaların artırılması ve fosil yakıtların kullanımının azaltılması,

• Daha iyi entegre su yönetimi,

• Hayvan atıklarının alternatif ve yenilenebilir enerji kaynağı olan biyogaza dönüştürülmesi,

• İklimle ilgili afetlerin engellenmesi ve/veya bunlara hazırlıklı hale gelinmesi,

• Fırtınalara dayanıklı balık kafesleri ve havuzları ile uyumlulaştırılmış balıkçılık yönetimi sayesinde iklim şartlarına dayanıklı bir balıkçılık ve su ürünleri sektörü oluşturulması.

     Bu önlemler doğal kaynakların daha iyi yönetilmesi, çevreyi daha iyi koruyabilme ve belli başlı uluslararası iş standartlarına uyum anlamına gelir. Bu tür uygulamaların oluşturacağı toplam etki gıda değer zincirlerini kökünden değiştirebilir. Ayrıca işletmecilerin üretim, işleme ve depolama aşamalarında yaşanan kayıpları kontrol etmek için güvenli ve etkin yöntemlerin kullanılması gıda sistemlerinin daha sürdürülebilir hale getirilmesinde katkıda bulunmaktadır. Tüketicilerimiz bu konuda kendi paylarına düşen katkıyı, dengeli gıdalar seçmek ve gıda atığını asgari seviyeye indirmek suretiyle yerine getirebilirler. Türkiye, besin üretimi ile kendi kendine yetebilecek bir ülke olmasına rağmen, çöpe atılan gıda maddeleri ve israf konusunda dikkatli davranmalı, sorunun sadece bölgesel olmaktan çıkarak tüm dünyayı etkileyecek boyutlara ulaşabileceğinin bilincinde olmalıyız.

    Dünyadaki açlığın bütün ülkeler tarafından sosyal sorumluluk olarak paylaşıldığı ve açlığın yok olduğu “Dünya Gıda Günlerine” ulaşmak dileğiyle Dünya Gıda Gününüz kutlu olsun.